Beni hasta ediyorsunuz.
Hepiniz..
İçinde
bulunduğumuz sistem, yaşam beni hasta etmeye yetiyor.
Zihnim
zehirli kalbim zehirli. Kusmakla bitiremiyorum..
Kustukça
kendimden nefret ediyorum. Ettikçe sıradanlaşıyorum..
Bugün doğum
günüm. Evet..
Neden hiçbir şey hissetmiyorum?
Neden hiç
heyecan yok? Nedenini öğrenmek istemiyorum..
Anlayabilmeniz
için böyle konuşuyorum. Çoğunun ne demek veya nasıl olduğunu farkındayım.
Sadece,
söyleyeyim istedim. Çünkü içimden dışarıya sağlıklı bir şekilde akamıyorlar.
Müzik, kucaklasın beni.. Yok et beni..
Sonlandır benliğimi.. Yok, artırıyor, zenginleştiriyor ruhumu..
O
harmoni, o sihirli akıma nasıl kapılmam. Vazgeçmekten alıkoyuyor..
Hala nefes
alabilmemi sağlıyor.. Yaşam, benim aradığım cinsi zor mu bulunuyor?
Yazacağım,
okusanız da okumasanız da..
Çünkü bana bu kadar temiz ve aydınlık başka bir
sayfa daha açmıyor varlığınız..
Kimse beni bu sadakatte veya anlayışla
dinlemiyor..
Zaman, daraldıkça huysuzlaşıyor dostlarımız.
Bizle yürüyenler en
kestirme sokaktan çıkıp kurtarıyorlar kendilerini..
Peşlerine takılmamıza izin
yok. Zaten kimsenin peşinden gitmeyecek kadar gururluyuz..
Öyle ki,
bizim değerlerimiz onların göğsünde taşıdıkları karanlıktan çok yüce..
Vakit geç
oldu çoğu şey için.. Yinede minik kırıntıları duruyor yüreğimde..
İçimde
kalması bir şey ifade etmeyecek. O yüzden bilmesini istedim sayfaların..
Benden giden
bu heyecanları, hissiz karmaşaların benliğime yapışkan ellerle tutunuşunu..
Yer etmiş
gölgenin silinip gitmediğini, ve belki zehirli okların günümüzde parayla satın
alınır olduğunu da..
Arşın kapılarına saklanmış anahtarları ararken yeryüzünde,
rotasız kaptanlar gibi savruluyoruz..
Öte yandan beri yana.. Vazgeçmedik. Peki daha ne kadar
vazgeçmeyeceğiz?
Tren
istasyona yanaşana kadar bekleyebilecek miyiz?
Yoksa o sessiz istasyonlarda
bomboş rayları gözlerken geçen saniyeler yıllar gibi gelecek ve
biz düşecek
miyiz?
Yitip
giderken sevdiğimiz, ardından yas mı tutacağız dersin..
Uçmak.. Ne zaman?
Söyle bana sessizlik!
Yükseliş ne zaman...?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder